Damat Ferit Paşa, Ali Kemal ve Sait Molla'yı öldürmek için gizli örgüt kurmak suçuyla Birinci Divan-ı Harb-i Örfi tarafından idama mahkum edilen ve idam kararlan Padişah tarafından onaylanan Halil İbrahim, Dramalı Rıza, Mehmet Ali ve Tevfik Sükuti, İstanbul'da asılarak idam edildiler.
(Kaynak: Kurtuluş Savaşı Günlüğü 3 / Zeki Sarıhan / Syf 80)
Fransız askerleri ve Ermenilerden meydana gelen kuvvetler, Adana batısında bulunan. Kahyaoğlu Çiftliği'nde l 2'si kadın, 3'ü çocuk 42 Türk'ü öldürdü. Katliam, halkı yasa boğdu. Fransızlar, olaya sebep olanları cezalandıracaklarını ilan ettiler. Birçok Türk, Fransız teröründen Adana'yı terk ediyor. 35 Ermeni, Fransız Divanıharbine sevk ediliyor.
(Kaynak: Kurtuluş Savaşı Günlüğü 3 / Zeki Sarıhan / Syf 80)
Damat Ferit Paşa, Paris Banş Konferansı'nda Osmanlı tezlerini savunmak üzere İstanbul'dan hareket etti. İstanbul Hükümeti, bu yolculuktan çok şey bekliyor. İtilaf Devletleri ise Damat Ferit'in bütün ricalarına aldırmayacaklar, barış şartlarında değişiklik yapmayı kabul etmeyeceklerdir. Konferansa Ankara çağrılmıyor.
(Kaynak: Kurtuluş Savaşı Günlüğü 3 / Zeki Sarıhan / Syf 80)
Karabekir, Doğu Seferini yönetmek üzere Erzurum'dan Hasankale'ye törenlerle uğurlandı. Karabekir, önceki gün Vali Vekilliği görevini Albay Kazım Bey'e bırakmıştı.
(Kaynak: Kurtuluş Savaşı Günlüğü 3 / Zeki Sarıhan / Syf 80)
Kazım Karabekir anlatıyor:
12 Haziran’da saat 11:30 evvelde Erzurum’dan karargahımla hareket ettim. Kars kapısı haricinde bütün halk, sivil asker memurlar, çocuklar ordusu renk renk bayraklar, esnaf levhalarıyla mehip bir manzara teşkil ediyordu. Kurbanlar kesildi, dualar ve mütekabil müessir sözlerden sonra aynı ahenkle Horasan’da 12.Fırka karargahında bir çay içtik. Akşam karanlık basmış iken Horum’da çadırlı ordugâha geldik. Horum köyünün iki kilometre kadar şarkında Muhtar Paşa Tepesi’nin (Horum köyünün hemen şimalindeki tepeye ben bu ismi vermiş ve resmen de kabul ettirmiştim) hemen şarkındaki yamaçta.
(Kaynak: İstiklal Harbimiz 2 / Kazım Karabekir / Syf 874)
Ankara gazetesinde çıkan 14 Haziran 1920 trhli bir yazıda ‘Yaşamak için’ başlığıyla yazılan makalede antlaşma koşulları Almanya, Avusturya, Macaristan ve Bulgaristan için yapılan diğer antlaşma koşullarıyla karşılaştırılamayacak derecede ağır bulunmakta, söz konusu devletlere yaşam gücü verecek olan ekonomik koşullarla birlikte bağımsız bir ulus olarak kalmalarını sağlayacak olanakların tanınmış olduğu belirtilerek bu görüşü Le Temps’in şu tümceyle adeta paylaştığı da ekleniyordu:
‘Bu muahede, Türkiye’ye yaşamak imkanı bırakan bir muahede değildir.’ Şimdi bütün bir ulusun tutsak edilmesi amacıyla 20.asırda Avrupa emperyalistlerinin Orta Çağ’da bile bu kadar ağır olarak uygulanmayan bir politika izlediklerinin belirtildiği yazıya şu tümcelerle son veriliyordu: ‘Ölüm kararı verilmiş idam hükmü bize tebliğ edilmiştir. Şu halde düşmanların bu kararlarına karşı bizim de bir şeye karar vermemiz lazım geliyor: Yaşamak! Yaşamak evet ölmemek için uğraşıyoruz ve onun için mücadele edeceğiz.’
(Kaynak: Kurtuluş Savaşı’nda Türk Basını / İzzet Öztoprak / Syf 210)