Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nin Erzurum Merkez Kurulu, toptan istifa etti. Erzurum Kongresi'ni toplayanlardan Hoca Raif Efendi'nin başkanlığındaki kurul, Hükümet'in Halkçılık Programı adı altında Meclis'e sunduğu anayasa tasarısı ve resmi Türkiye Komünist Fırkası'nı kurmakla sola kaydığını, cumhuriyete doğru gittiğini ileri sürerek buna karşı "Müdafaa-i Hukuk ve Muhafaza-i Mukaddesat Cemiyeti'nde toplanacak, Mustafa Kemal 11 Nisan' da Karabekir'den bu girişime engel olmasını isteyecek, kurulun tutumunda direnmesi üzerine 25 Temmuz'da kuşkulan gidermeye çalışacaktır.
(Kaynak: Kurtuluş Savaşı Günlüğü 3 / Zeki Sarıhan)
Çerkez Ethem'den kopan kuvvetlerin Hükümet'e sığınmaları devam ediyor. Daha önce Kuvayı Seyyare emrine verilmiş olan 159. Alay'ın 190 mevcutlu ikinci taburu bugün Güney Cephesi birliklerine katıldı.
(Kaynak: Kurtuluş Savaşı Günlüğü 3 / Zeki Sarıhan)
Ermenistan Bolşevik Hükümeti, Ankara'ya verdiği notada, Ermenistan'daki Türk işgal birliklerinin her şeyi yağmaladığını, halkı aç bıraktığını, katliama giriştiğini, 1 8-50 yaşlan arasındaki erkeklerin ağır işlerde çalıştırılmak üzere Erzurum'a götürüldüğünü, Gümrü'deki Devrimci Komite'nin işgal birliklerince oyuncak durumuna düşürüldüğünü ileri sürdü. Notada "Biz devrimci Türkiye ile barış içinde yaşamak istiyoruz. Yukarıdaki gerçekler karşısında Türkiye, tarihsel görevini yerine getiremez" dendi, Türk işgal birliklerinin geri çekilmesi istendi.
(Kaynak: Kurtuluş Savaşı Günlüğü 3 / Zeki Sarıhan)
Akşam: Durmayalım, çalışalım ! Önümüzde bir safha daha açıldı.
Hakimiyeti Milliye: Biri hıyanete, diğeri düşmana karşı iki zafer kazandık. -Türk askeri yaşa! Bir kere daha istiklal semasında güneş gibi yükseldin. Ağlamaktan kararan gözlerimize sevinç ışığı verdin. Türk askeri, gazi asker, mübarek asker, var ol!
(Kaynak: Kurtuluş Savaşı Günlüğü 3 / Zeki Sarıhan)
15 Ocak 1921 tarihli İngiliz İstihbarat raporunda, İstanbul’daki Hükümetle. Ankara Yönetimi arasında yapılmakta olan görüşmeler hakkında ayrıntılı bilgiler yer almaktadır. Savaş Bakanlığı rapora ilişkin olarak “ Ordu Konseyi, bu rapordaki bilginin doğru olduğunu tasdik edemez” ihtiyatını koymaktadır. Bilgi, daha önce Sadrazam’ın dairesinde çalışan ve şimdi siyasi konularda yazılar yazmakla uğraşan ve iyi ilişkileri olan bir Türk tarafından sağlanmıştır. Anılanın, milliyetçilere karşı ve İngiliz yandaşı olduğu, bilginin nasıl sağlandığını söylemeyi reddettiği, ancak geçmişte sağlamış olduğu bilginin yüzde 80’inin doğru olduğunun saptandığı belirtilmektedir. Daşnak Derneği’nin tanınmış bir üyesi olan bir Ermeni, bu bilgiyi sağlamada araç olarak kullanılmıştır.
Ordu Konseyi, raporun doğru olarak kabul edilmesi halinde, Bolşevik Rusya’nın Anadolu’daki etkisinin egemen olmasından korkmaktadır. Bu tehlikeyi, “ aralarında Mustafa Kemal Paşa’nın da bulunduğu milliyetçi partinin kimi önderlerinin de anlayıp, bundan kaygılandıkları, milliyetçilerin mali durumunun kötü olduğu, bunun çözümünün Rusya veya Bağlaşıklardan sağlanacak yardım olabileceği” ifade edilmektedir.
Ordu Konseyi ayrıca, “Bağlaşıklar’ın Mustafa Kemal’le herhangi biçimde bir anlaşmaya varmak için harekete geçmemesi halinde, milliyetçilerin Bolşevik Rusya’nın kucağına sürüklenebileceği, bu durumda Bağlaşıklar açısından felaket olacağı” değerlendirmesinde bulunmaktadır.
İngiliz İstihbaratçıları Yarbay W.H. Gribbon ve binbaşı Vivian kaynak hakkında “ ülkesinin geleceğinden tüm ümidini kesmiş olan bezgin bir politikacı olduğu, bilgiyi sırf para kazanmak için topladığı, söz konusu belgeleri kısa bir süre için gördüğü, içeriğini ezberlediği, sonrasında metne en yakın biçimde hatırlayıp, rapor biçimine soktuğu, hazırladığı raporların orijinal belgelerin tıpkısı olmamakla birlikte, o belgelerin doğru bir özetini oluşturduğu” mütalaasında bulunmaktadır.
İngiliz İstihbaratının gelen bilgi doğrultusunda, mevcut gelişmeleri de dikkate alarak bir değerlendirme ortaya koyduğunu, ayrıca istihbarat çarkının işleyişine uygun olarak, kaynağı ve haberi ayrı ayrı analize tabi tuttuğunu, habere ihtiyatla yaklaşmasına karşın, kaynağın daha önce göndermiş olduğu bilgilerin yüzde 80’inin doğru çıkması da göz önüne alınarak, habere ehemmiyet verildiğini, haber çerçevesinde hazırlanan değerlendirmenin, “ Paris’teki Konferanstan önce Başbakan’a gönderilmesi” gayretinden anlamaktayız.
MİLLİ MÜCADELE DÖNEMİ İSTİHBARAT FAALİYETLERİ / SERDAR YURTSEVER / 170 – 171
PR Gizli Telgraf Merkezi kurulduktan bir ay sonra, alınan ilk şifrenin adresi (İstanbul) Merkez Kumandanı Esat Bey eliyle, Felah Bey ( Felah Grubu ) idi. Gizli Merkezin memurları, ilk şifre telgrafı sevinç içinde alıp İhsan Bey’e teslim ettiler. İhsan Bey’de şifreyi çözerek Merkez Kumandanlığına gitti. Esat Bey’in emir subayına paşayı görmek istediğini yavaşça yanındaki misafirlere duyurmadan söylemesini rica etti. Emir subayının içeri girip çıkması bir oldu. 4 – 5 büyük rütbeli kişi içeride olmasına rağmen Esat Bey, hemen İhsan Bey’i içeri davet ettirdi. İhsan Bey’i büyük bir nezaketle kabul eden kumandan, ayağa kalkarak İhsan Bey’e elini uzatıp buyur ederken, tepsi içerisinde misafirlerin kahvesi de gelmişti. Kahveyi içeri odaya götürmelerini ve misafirlerine de beş dakika içeri geçmelerini söyledikten sonra İhsan Bey’i iltifatlarla övdü. Giriştikleri büyük mücadelede başarılar diledi. İhsan Bey de teşekkür ettikten sonra paşaya ilgililerine verilmek üzere bir şifre uzattı. Esat Bey adresi okuduktan sonra “Tanımıyorum ama sahibi kimse gelir alir rahat olunuz” dedi. Ankara’dan alınan ilk telgraf adresine olmasa da aracısına sorunsuz bir şekilde ulaştırılmış oldu.
Artık her gece şifreli telgraflar alınmaya başlandı ve M.M. Grubu ileri gelenleri ile Gizli Telgraf Merkezi tam bir işbirliği içerisinde çalışmaya başladı. Bunun sonucunda, silah kaçırmak gibi işlemler hakkında Ankara (Genelkurmayı)’yı anında bilgilendiren birçok şifre telgraf çekebiliyordu.
Gizli Telgraf Merkezi aracılığıyla Ankara’dan İstanbul’a her gün gelen talimatlar gereği silah depolarına baskınlar yapılıyor, silah, cephane ve harp malzemeleri, takalarla, vapurlarla Karadeniz üzerinden Ankara’ya sevk ediliyordu. Ayrıca İstanbul’da meydana gelen olaylar günü gününe Ankara’ya bildirildiği için karşı tedbirler alınabiliyordu. Cephedeki askeri durum da Gizli Telgraf Merkezi sayesinde İstanbul gazetelerinde yer buluyordu. Bundan sonra Felah ve M.M. Grubu ile daha sonra Kızılay vasıtasıyla İsviçre’ye verilen talimatlar, hep PR Gizli Telgraf Merkezinin telinden geçmeye başladı.
ATATÜRK’ÜN ÖZEL ŞİFRE HATTI PR GİZLİ TELGRAF MERKEZİ / HALİL ÖZCAN / 110-111