Türkiye ile Fransa arasında yapılan anlaşma İtalyanları harekete geçirdi. İtalyan Hıikıimeti'nin özel görevle gönderdiği Mösyö Cavaliere Tuozzi başkanlığında bir kurul, görıişmeler yapmak üzere Ankara'ya geldi. Tuozzi, 11 Aralık'a kadar Ankara'da kalacak.
(Kaynak: Kurtuluş Savaşı Günlüğü / Zeki Sarıhan)
İtalyan heyetine başkanlık eden Alberto Tuozzi, Ankara’ya 24 Ekim 1921 günü gelmiş ve bir heyet tarafından Ankara dışında karşılanmıştır. İtalyan heyeti, İtalyan kamuoyunun ‘ihtiyatla’ karşıladığı Ankara Antlaşmasını Fransa ile ve Kars Antlaşmasını Kafkas devletleriyle imzalamış Kemalistleri coşkulu ve yüksek moralli bulmuştur.
(Kaynak: Milli Mücadele Döneminde Türk-İtalyan İlişkileri / Mevlüt Çelebi / Syf 303)
Yıiksek Komiser Rumbold, Curzon'a raporunda 'Japon Yıiksek Komiseri Uchida, arabuluculuk yapmaya çalışıyor. Hamit Bey ile görüşmüş," dedi. Curzon, 24 Aralık'ta Tokyo Bıiylıkelçisi'ni uyararak bu olaydan rahatsızlık duyduklarının Japon Hıikıimeti'ne bildirilmesini isteyecektir. Uchida, 14'te Rumbold'u ziyaret ederek arabuluculuk çalışmalarından elde ettiği izlenimleri anlatmışu. (Şimşir iV: 43, 136)
(Kaynak: Kurtuluş Savaşı Günlüğü / Zeki Sarıhan)
Tarih: 24 Ekim 1921
Kimden/Kime: Dışişleri Bakanlığı’ndan Paris ve Londra Büyükelçiliklerine.
Özet: Anadolu Seferi Kuvvetler Komutanlığı’nın 15 Ekim’de aşağıdaki bilgiyi verdiği: Yapılan incelemelerin, Yunanlıların yaptığı tahribatın Türk halkına büyük zarar verdiği sonucunu ortaya çıkardığı, mezalim nedeniyle altıyüz kişinin Yunan işgal bölgesinden göç ederek İtalyan bölgesine geçtiği, Aydın civarındaki 15 köyün, bir ay kadar önce yakılarak tahrip edildiğinin gerçek olduğu, pek çok kişinin katledildiği ve diri diri yakıldıkları, kendilerini müdafaa eden yedi kişiden birisinin, gözleri önünde diri diri yakılan çocuklarının çığlıklar atarak öldüklerini ve Yunan askerlerinin güldüklerini gördüğünü anlattığı, Selçuk yakınlarındaki köylerin Yunan askerleri tarafından yakıldığı ve erkeklerinin öldürüldüğü.
(Kaynak: İtalyan Arşiv Belgelerinde Anadolu’da Yunan Mezalimi / Mevlüt Çelebi / Syf 45)
İmtiyaz ve Bağımsızlık Arayışlarının Tıkadığı Bir Siyaset: Cavaliere Tuozzi
Bir önceki konuda bahsedildiği gibi Fago Ankara dan herhangi bir imtiyaz elde edemeden ülkesine eli boş olarak dönmüştür. Fakat İtalyan Dışişleri Bakanı Sforza, Üçlü Antlaşma’nın kendilerine sağlayacağı imtiyazların sağlanması konusundaki çalışmalarını sürdürmüştür. Sforza, Londra’da görüşmeler devam ederken durumu tümüyle denetlemesi için bu kez Ankara’ya Cavaliere Tuozzi yi göndermeye karar vermiştir. Yalnız Türklerin zafer kazanıp pazarlık gücünü arttırması ve İngiltere ile Fransa’nın karşı çıkması sonucu Sforza bu kararını ertelemek zorunda kalmıştır.
Geçen günlerin ortaya beklenen sonuçları çıkarmaması, Yunanların da herhangi bir başarı elde edememesi üzerine Sforza beklemenin bir getirisi olmayacağını görerek Cavaliere Tuozzi’yi Ankara’ya göndermiştir. 12 Haziran 1921’de Antalya’ya gelen Cavaliere Tuozzi Ankara’ya gitmeye hazırlanırken, Mustafa Kemal Paşa görüşmeleri Antalya’daki İtalyan birliklerinin Antalya’dan çekilmesi şartına bağlayınca Rodos’a geri dönmek zorunda kalmıştır.
Bu sırada Franklin Bouillon’un Ankara’da temaslarda bulunması, Fransızlarla yarış içinde olan İtalyanların en büyük endişesiydi. Kaybedecek vaktin olmadığını gören İtalyanlar, TBMM ile bir anlaşma yapmadan 1 Haziran-5 Temmuz 1921 tarihleri arası Antalya’yı terk etmişlerdir.
13 Mart 1921 tarihinde Bekir Sami Sforza arasında imzalanan anlaşmanın Ankara Hükümeti tarafından kabul edilmemesi Türk-İtalyan ilişkilerini kopma noktasına getirmişti. Bu arada 1921 yılı Temmuz ayı başlarında “Türk dostu Kont Sforza’nın” yerine, İtalya’nın yeni dışişleri bakanı olarak “İngiliz dostu ” Marchese-della Toretta atanmıştı. Yeni bakan da İtalyan menfaatleri için Türklerle ekonomik iş birliğinden yanaydı ancak araya bir soğukluk girmiştir. Bu soğukluk Ankara Hükümeti’nin Roma Temsilcisi Cami Bey’in çabalarıyla giderilmiş, Türk-İtalyan ilişkileri yeniden düzeltilebilmiştir.
Nihayet Cavaliere Tuozzi başkanlığındaki İtalyan heyeti 24 Ekim 1921 tarihinde Ankara’ya gelmiştir. Tuozzi’nin gelişi Hâkimiyet-i Milliye gazetesine şöyle yansımıştır: “Davamızın meşruiyeti hemen garb devletleri içerisinde ilk defa olarak evvel hususta memleketimize karşı hayırhahlık gösteren bu hareketini Antalya yı tahliye suretiyle fiilen isbat eden İtalya Hükümetinin bugün şehrimizde bulunan mümessili Mösyö Tuozzi ye gazetemiz beyân-ı hoşamediyi bir vazife ad eder ve kendilerinin dev- leteyn arasında mevcut münasebetleri takviye suretiyle iki millet arasında samimi bir yakınlığa sebep olacak çalışmalar yapacağından tamamıyla ümîdvâr bulunduğunu ilave eylet . Her ne kadar Hâkimiyet-i Milliye böyle yazsa da îtalyanlar geç kalmıştı- Sforza belki de İstanbul da Mustafa Kemal’i ilk keşfedenlerden olsa da, onunla ilişkileri kuvvetlendirmekte en sona kalanlardandı. Nitekim îtalyanlar, TBMM’nin Kars Antlaşması m ve Fransızlarla Ankara îtilâfnâmesi’ni imzalamasından sonra gelebilmiştir.
Cavaliere Tuozzi ile görüşmeler 9 Kasım 1921 ’de başlamıştır936. Cavaliere Tuozzi bu görüşmelerde Üçlü Antlaşma’nın İtalya’ya verdiklerini TBMM’ye onaylatmaya çalışmakta, bu yüzden bir ortak yol bulunamamaktaydı. İnatçı bir tavırla "Üçlü Antlaşma ile İtalya ’ya ayrılan nüfuz bölgesinde ayrıcalıklar verilmesi için ısrar eden Tuozzi, bu isteği kabul edilmediği takdirde İtalya ile Türkiye arasında görüşülecek bir konu kalmayacağı uyarısında bulunuyordu”. Ancak bunu TBMM’nin kabul etmesi imkânsızdı çünkü onun istekleri Misak-ı Millî ile çelişmekteydi.
Mustafa Kemal, aslında bu görüşmelerden ortaya bir anlaşma çıkmayacağını çok iyi bilmekteydi. Ancak Ankara’nın bu görüşmeyi uzatması bir taktik icabıydı. Nitekim Dışişleri Bakanı Yusuf Kemal Bey, Cami Bey’e, Tuozzi’nin taleplerini iletince, Cami Bey cevabında; Tuozzi’yi Ankara’da tutmak için her türlü çareye başvurulmasını, anlaşılamasa dahi, vakit kazanılarak, İtalya ile İngiltere arasının açılması için çalışılmasını önermiştir. Filhakika bu görüşmelerin uzamasının oluşturacağı Türk- İtalyan yakınlaşması izlenimi, îngilizlerin îtalyanlara bakış açısını değiştirecekti. Aynı zamanda Ankara ile masaya oturmayan tek büyük güç olarak İngiltere dünyada "İslâm Düşmanı ” damgasını yiyecekti. Nitekim Mustafa Kemal ve arkadaşlannm bu heyeti Ankara’da tutmak için uzlaşılabilir bazı önerileri masaya koymasına rağmen bir anlaşma elde edilememiştir. Uzlaşma sağlanamamasının en önemli sebeplerinden
birisi de İtalyan Dışişleri Bakanlığı’nın bu heyete, güç bir durumla karşılaşmalar, halinde hemen Ankara’dan ayrılma yetkisini vermesiydi.
Neticede Cavaliere Tuozzi bir sonuca ulaşılamayan bu görüşmelerden sonra 11 Aralık 1921'de Ankara’dan ayrılmıştır". Yine başarısız bir anlaşma girişimi yapan îtalyanlar itibarını korumak niyetiyle bu durumu gazetecilere apayrı yansıtıyorlardı. Mesela İtalya Yüksek Komiseri Garroni, 27 Kasım 1921 tarihli Ikdâm gazetesine: "İtalya şu anda hiç kimse ile fiilen savaşta olmadığı ve Fransa gibi Suriye ve Kilikya meseleleri de olmadığından bir muahede veya mukavele yapmak ihtiyacında değildir. Yalnız mütarekeden beri İtalya ’nın münasebâtta bulunduğu Antalya, Zonguldak vesair yerlerde meydana gelen bazı olayların tekrar yaşanmaması için sözlü olarak anlaşmak için Ankara ’ya bir memur göndermiştik. Ankara da yapılmakta olan görüşmeler bu memurumuzun yürüttüğü müzâkerelerdir. Haberleşme imkânı olmadığından görüşmelerin nasıl geçmekte olduğu hakkında bilgim yoktur. Bundan dolayı, Ankara'da yapılan görüşmelerin hiç bir siyasî yönü yoktur’™ açıklamasını yapmıştır
4 Ocak 1922’de İstanbul’a gelen Cavaliere Tuozzi de Ankara’da yaptığı görüşmelerle ilgili farklı açıklamalarda bulunmuştur. Tuozzi Ankara temaslarını gazetelere verdiği demeçlerde sempatik duygularla anlatırken, İngiliz Yüksek Komiseri Rumbold’a, Ankara temaslarına dair gerçek izlenimlerini aktarmıştır. Cavaliere Tuozzi, İstanbul’da Tercüman gazetesine verdiği demeçte:
"İtalya ’nın Ankara Hükümetiyle müzâkere ve hâl ve tesviyye edilecek arazi davası yoktur. Binaenaleyh arada cereyan eden mübâhase ve müzâkereler, yekdiğerine samimi ve dostane münâsebât ile bağlı olan her iki memleket vaziyetini daha bâriz bir şekilde tesbît etmek gayesine matuf idi... Ankara ’daki vazifem esasen müşkil ve gayr-ı kâbil-i iftihâm değildi, hatta ben Ankara'ya giderken bazıları bu vazifenin müşkülâtından bahs etmek bile istemişlerdi. Bu ise bittabi gayr-ı tabiî ve gayr-ı vârid idi. Çünkü evvela: iki memleket yekdiğerine dostluk ve muhâdenet hisleriyle bağlıdır. İki memleket ahâlisi yekdiğerine karşı daima teveccüh ve muhabbet izhâr etmiş, tarafeynin kalbine şâibe-i garaz ve kin katiyyen girmemiştir. Netâic İtalya ve îtalyanlar: hürriyet ve istiklâl âşıkıdırlar ve bu vâdîde uğraşan ve mücâhede edenler de en büyük dostu ve müzâhiri olurlar. Nitekim Anadolu nun temin-i istiklâli uğrundaki, görülmeğe şâyân olan mesai, heyecan ve vatanperveri ile çarpan bütün İtalya kalplerinden bir ma kes tahassüs uyandırmıştır. Efkar-ı umûmiyye ve onu temsil eden matbûâtın düşünceleri, his ve mütâlâaları da böyle olunca bittabi resmî İtalya dahi böyle olmak lazım gelir. Ankara da zimâmdârân-ı umûr ile, daima bir havayı sanıimiyvet ve muhâdenet içinde müdâvele-i efkârda bulunduk, onların düşündüklerini, söylediklerin^ mâfevkma arz etmeden ve Ankara ’nın arzusu ile Roma ’nın mütâlâası tevâfuk ve tetabuk etmeden bittabi ortada ne kararlaşmış ve ne de katiyyet kesbetmiş bir madde yoktur... diyerek görüşmeleri basit ve önemsiz göstermeye çalışmıştır.
Oysa dunun bundan çok farklıdır. Nitekim İngiltere’nin İstanbul Yüksek Komiseri Rumbold, Tuozzi ile görüşmelerini Dışişleri Bakanı Lord Curzon’a gönderdiği 6 Ocak 1922 tarihli raporunda şöyle belirtmiştir:
Ankara dan dönen Signor Tuozzi’nin verdiği bilgiler: Mustafa Kemal, her zamankinden daha güçlü durumda. Ankara Hükümeti, Türkiye’nin başkentini Anadolu ya kaydırmak niyetinde... Ankara Hükümeti, Müttefiklerin her biriyle ayrı anlaşmalar yapıp Yunanistan’ı yalnız bırakmak niyetindeydi. Ama bunu başaramadı; Tuozzi, anlaşma imzalamadan döndü.
Ankara’nın Bolşeviklerle ilişkilerinde karşılıklı güvensizlik var. Ruslar yardımlarını azalttılar. Türkler, Afganistan yoluyla Hindistan ’da propagandaya kalkışıyorlar. Anadolu 'da büyük hoşnutsuzluk ve silahlı çeteler var. Ankara’nın silâh, cephane ve para sıkıntıları var. Ekonomik durum hiç iyi değil. Anadolu’da azınlıkların durumu kötü. Türkler 'Anadolu Türklerindir’ düşüncesinde. Milliyetçiler, İngiltere’den nefret ediyorlar, İrlanda’daki gelişmeleri dikkatle izliyorlar. Geri dönen Malta sürgünleri İngiltere aleyhindeki propagandayı kamçıladı.
Tuozzi, müttefikler arasındaki dayanışmayı elzem görüyor. Sevres ’in yerini alacak barış antlaşmasının çok dikkatle hazırlanması ve İstanbul hükümetine imzalatıl- ması gerek. Kemalistlerle anlaşmaya varılamaz. Çünkü Anadolu’nun tam bağımsızlığını istiyorlar. Milliyetçiler, Fransa ’ya bel bağlıyorlar. Signor Tuozzi, Yunan yanlısı bir tutum içinde'
Sonuç olarak bu görüşmelerde İtalya, anlaşma yapmaktan çok, Üçlü Antlaşma’ nın İtalya’ya verdiği imtiyazları Türkiye’den onaylamasını beklemiş, Mustafa Kemal ve arkadaşlarının tam bağımsızlık ilkeleri buna izin vermemiştir. Bu görüşmelerden karşılıklı bir sonuç alınamasa da, Millî Mücadele’ye müspet katkılan olmuş, îngilizlerin îtalyanlara karşı sert tepkilerine yol açmıştır.
(Kaynak: Milli Mücadele’de Mustafa Kemal Paşa’nın Yabancılarla Temas ve Görüşmeleri / Cemal Güven / Syf 228)
ASKERÎ TEÇHİZAT HAKKINDA EMİRNAME* (24 EKİM 1921)
1. Askeri imalathaneler tarafından askeri ihtiyaçlar için imal edilen ve dağıtılan veyahut mamul ve gayri mamul olarak askeriye mensuplarına dağıtmak için hariçten getirilen her nevi elbise ve teçhizatı satanlar veya satın alanlar her kim olursa olsun derhal İstiklâl Mahkemelerine verilirler.
2. Üzerinde elbise ve teçhizatı ile firar eden her nefer kıtasına dönmüş veya dönmemiş olsun, beraberinde götürdüğü elbise ve teçhizatın iki misli parası emlakinden tahsil edilerek mahalli mal sandığına teslim edilir.
3. Bu iki maddelik emri her tarafta takip ve teftiş ile icra etmekten askeri ve mülki zabıta memurları ile askeri kıta kumandanları ve her yerin en büyük mülki amiri mesuldür.
4.Köylere kadar tebligat yapılmak üzere bütün vilayet ve livalara, her kıta ve müessese mensuplarına tebliğ edilmek üzere cephe kumandanlıklarına, ahzı asker kalemlerine,2 menzil müfettişliklerine ve İstiklâl Mahkemelerine yazılmıştır.
Büyük Millet Meclisi Reisi Başkumandan Mustafa Kemal
(Kaynak: Atatürk’ün Bütün Eserleri / Cilt 12)