16 Eylül'de Ankara'ya gelmiş olan Mustafa Kemal, cepheye gitti. Büyük bir kalabalık tarafından uğurlandı.
(Kaynak: Kurtuluş Savaşı Günlüğü / Zeki Sarıhan)
Açıksöz: Hopa'da açılan akıncı defterlerine kadınlar da gönüllü yazılıyor.
(Kaynak: Kurtuluş Savaşı Günlüğü / Zeki Sarıhan)
23 Ağustos 1921’de iki ordu karşı karşıya geldi. Sakarya Savaşı başladı. 23 Ağustos’ta Mangal dağı, 23 Ağustos’ta Türbetepe Yunan ordularının eline geçti. Bunun üzerine Başkomutan Atatürk, Milli Savunma Bakanı’na TBMM’nin önce Keskin’e, gerekirse Kayseri’ye taşınması için emir verdi. Ancak Yunan taarruzu önlenince, 27 Ağustos’ta bu emri uygulatmadı.
100 km’lik bir hat üzerinde 22 gün 22 gece devam eden bu meydan muharebesinde yer yer Türk savunma hattı çözüldü. Sol kanattaki Türk kuvvetleri Ankara’nın 50 Km. güneyine kadar çekildi. Orduların yönü değişti. Yusuf İzzet Paşa’nın “ Bu hat da giderse hangi hattı savunacağız?” demesi üzerine Atatürk, şu formülü geliştirdi;
“ Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanıyla sulanmadıkça terk olunamaz. Onun için küçük büyük her birlik bulunduğu mevziden atılabilir. Fakat küçük büyük her birlik ilk durabildiği noktada yeniden düşmana cephe kurup savaşa devam eder…”
Bunu ordulara emir olarak da verdi.
Yunan orduları 30-31 Ağustos 1921’de şiddetli hücumlarını sürdürdüler. Başkomutan Atatürk’ün “Kaybedilmesi halinde Ankara’nın tehlikeye düşeceğini” söylediği Çal dağı, 2 Eylül’de Yunan ordularının eline geçti.
Atatürk son durumu inceleyip karar vermeye çalışırken Fevzi Paşa, telefonda, Yunan ordularının kötü durumda olduklarını ve geri çekileceklerini söyledi. Durumu değerlendiren Atatürk, bu sefer “ çekilme “ değil “ direnme” kararı verdi.
Gerçekten de Yunan ordularının 3-5 Eylül arasındaki taarruzları sonuçsuz kaldı.
5 Eylül 1921’de bir Yunan uçağı Ankara istasyonunu bombaladı. 6 Eylül’den itibaren Türk orduları üstün duruma geçtiler.
8 Eylül 1921’de Papoulas, Yunan Savaş Bakanlığı’na “ harekatın devamının tehlikeli olacağını” yazdı.
Kral Konstantin” Gordion Düğümü” nü kesemeden geri dönüyordu.
9 Eylül 1921’de Başkomutan Atatürk bazı silah arkadaşlarıyla birlikte Polatlı’nın kuzeyindeki Zafertepe’ye geldi. Yunan ordularının durumunu inceledi. Planlara son şeklini verdi. O gece gerekli hazırlıklar yapıldı.
12 Eylül 1921’de Çal dağı ve Mangal tepe kurtarıldı.
13 Eylül 1921’de Yunan orduları geçtikleri yerleri yakıp yıkarak Sakarya’nın batısına çekildiler.
22 gün 22 gece süren Sakarya Meydan Savaşıyla 1683 Viyana Kuşatmasından beri Batı karşısında devam eden Türk geri çekilişi, 238 yıl sonra, 1921’de Ankara önlerinde, Polatlı’da - Haymana’da durduruldu.
Sakarya’da 3713 şehit, 18.840 yaralı verdik. Türk ordusunda şehitlerin 277’si, yaralıların ise 1058’i subaydı. Bu nedenle Sakarya Savaşı “ Subay Savaşı “ olarak da bilinir. Yunan ordusu ise, resmi rakamlara göre 3958 ölü, 18.955 yaralı verdi. ( Celal Erikan, Kurtuluş Savaşı Tarihi, s. 267) Ancak bazı kaynaklara göre Yunan ordusu, en az 30.000 kişiyi savaş meydanında bıraktı. Mesela İngiliz raporları, Yunan kaybının 31.000 kişi olduğunu yazıyor. (Şimşir, s.231)
İngiltere Genelkurmay Başkanlığı, Sakarya sonunda hazırladığı raporda, “ Türkler Savaşı kabul ettiler ve parlak bir zafer kazandılar” diyordu.
Sakarya Savaşı’ndan sonra Yunan Genelkurmay Başkanı Yardımcı General X. Stratigos 25 Eylül 1921 tarihli uzun raporunda “ Ah Sangarios Sangarios “ diye uzun uzun “ ah “ çekiyordu. (Şimşir s.205) Çünkü Yunan ordusu, onların tabiriyle “ Sangarios (Sakarya) Çıkmazı” na saplanmıştı. Aslında saplandıkları “ Sangarios Çıkmazı” değil, başkomutan Atatürk’ün “Sathı Müdafaa” stratejisiydi. Aslında Anadolu’nun “ harim-i ismetine “ saplanmışlardı ve bir yıl sonra orada boğulacaklardı.
Sakarya her şeyden önce Sevr Antlaşması’nın mezarı oldu. Sevr “ padişah onaylamadığı “ için değil (Padişah Sevr’i imzalatmıştı, Atatürk Sakarya’yı kaybetseydi, padişah Sevr’i değil, daha ağır antlaşmayı onaylamak zorunda kalacaktı) Atatürk Sakarya’yı kazandığı için geçersizdir.
ATATÜK ETKİSİ İflas, İşgal, Direniş, Kurtuluş / SİNAN MEYDAN / 174 – 175 - 176