Mustafa Kemal, İstanbul Hükümeti'nin 2 tarihli teline cevap verdi. Hedeflerine diplomasiyle değil, silah gücüyle erişeceklerini, sorunların İstanbul Hükümeti'nce değil, BMM'rice halledileceğini bildirerek, ivedi durumlarda Ankara Hükümeti'nin görüşlerini öğrenmek için güvenilir bir kişinin Ankara'ya gönderilmesini istedi
(Kaynak: Kurtuluş Savaşı Günlüğü / Zeki Sarıhan)
Meclis'in gizli oturumunda, Koçkiri olaylarının tartışılmasına devam edildi. Konuşan mebuslar, Hükümet'in zaafından yararlanan beş-on çapulcunun isyan ettiğini, hükümet kuvvetlerinin ise suçlu suçsuz demeden önüne gelen yeri yakıp yıktığını, Topal Osman Çetesi gibi çetelerin yalnız Kurt köylerine değil, Türk köylerine de zulüm yaptığını söylediler. Nurettin Paşa'nın cezalandırılmasını istediler. İçişleri Bakanı Refet Paşa, demokratik bir hükümet olduklarını söyleyerek Kürtler için "Onlar da kardeş, onlar da biziz, ayrılık yoktur" dedi. Nurettin Paşa'nın Samsun'da suçsuz Rumlara eziyet ettiğinden ve buna karşı çıkan Samsun ileri gelenlerine ceza vermesinden de şikayet edildi.
(Kaynak: Kurtuluş Savaşı Günlüğü / Zeki Sarıhan)
ABD Yüksek Komiseri Bristol, Sakarya Savaşı'nın sonuçlarını rapor ediyor: Türklerin zaferi üzerine Franklin Bouillon, Ankara'ya gitti. Kilikya'daki silahlan Kemalistlere devredecek, karşılığında ekonomik ayrıcalıklar alacakmış. Bir İran heyeti Ankara'da. 45 kişilik bir subay kurulu, Afgan ordusunu yeniden düzenlemek için Afganistan'a gidiyor. 14 ünlü Müslüman Hintliden kurulu bir heyet Ankara'ya gelmiş. İngilizler çelişki içinde.
(Kaynak: Kurtuluş Savaşı Günlüğü / Zeki Sarıhan)
HİNDİSTAN’DA ARUNACHAL MİSYONERİ ALOKANANDA MAHABHARATİ’DEN ROMA’DAKİ TÜRK BÜYÜKELÇİSİ ARACILIĞIYLA MUSTAFA KEMAL PAŞA’YA Lila Mandır, Deoghar, Behar, India 5 Ekim, 1921 İnsanlığın Biraderi, Bir süredir size mektup yazmayı düşünüyor, ama mektubumu nasıl ulaştıracağımı bilemiyordum. Bu nedenle Roma’daki Türk Büyükelçisinin yardımına başvurdum ve bu mektubumu size ulaştırmasını kendisinden rica ettim. «Üstadın Dünya-Birliği Projesini» de size sunuyorum. Bu kitap, Üstad Thakur Dayananda’nın Barış Konferansına sunduğu Dünya-Birliği tasarısıdır. Biz Hindistan’da, Yunan saldırısına karşı Türkiye’nin savaşını pek yakın bir ilgiyle izliyor ve Avrupa devletlerinin Türkiye'ye merhametsizce davranmalarına üzülüyoruz. Tabiî olarak kalbimiz, Türkiye’li kardeşlerimizledir. Bu saldırıların ve bu zulümlerin tek çaresi, bütün dünya eşit hürriyeti, eşit sorumluluğu ve fırsat eşitliği temeline dayanan dünya birliğidir. Bu saldırılar ve zulümler, dünyadaki sistemin kendisine özgüdür. Bu günkü toplum düzeni değiştirilip yerine daha iyi ve âdil bir düzen kurulmadıkça saldırılar ve zulümler durmayacaktır. Ama, yürekleri ve yaratılışları değiştirilmediği sürece, Avrupalıların ve dünya halkının davranışları da değişmeyecektir. Bu, Avrupalıların ve bütün dünya halklarının mânen yeniden dirilişi demektir. Bu yeniden doğuş, en büyük ve en asil düşüncenin etkisiyle gelişmektedir. On iki yıl önce, Üstad Thakur Dayananda Dev, dünyayı bir sevgi bağıyla birleştirmek istedi ve bu düşünce bugün dünyaya yayıldı ve insan soyuna maneviyat vererek vazifesini yapmaktadır. Ne kadar çok insan bu ülkü doğrultusunda düşünürse insan soyunun yeniden dirilişi o kadar çabuklaşacak ve yeryüzünde o kadar çabuk Barış hâkim olacaktır. Size ve Türkiye’li bütün kardeşlerimize yürekten dileklerimizi ve sevgi dolu selamlarımızı sunmama izin veriniz Kardeş. (İmza) ALOKANANDA MAHABHARTİ (Kaynak: Atatürk ile Yazışmalar / Bilal Şimşir / Syf 143) Sakarya Savaşının başarıyla sonuçlanması üzerine herkesin dikkati Ankara’ya yöneliyor. Birbiri ardından diplomatik heyetler gelip gidiyor. Ankara’da ortaya çıkan bu yeni güç, yaşayabildiğini kanıtlamıştır artık. Şimdi belli başlı ülkeler, ya barış yapmak, ya da imtiyazlar koparmak için Ankara’ya geliyorlar. O günlerdeki durumla ilgili Amerikan raporlarını sunuyoruz: Rapor 5 Ekim 1921 Sayın Dışişleri Bakanı Washington Efendim, Bakanlığa saygıyla sunmak isterim ki, Anadolu’da Yunanlılara karşı Türklerin kazandığı başarı ve Ankara’nın Yunanlıların eline düşmesi tehlikesi kalktıktan sonra, Kemalistlerin başkentinde diplomatik ve siyasal faaliyetler belirli bir biçimde artmıştır. Ankara’da ne olup bittiğini güvenilir kaynaklardan doğru olarak almak olanağı yoksa da, aşağıdaki gelişmeler belki bakanlığın ilgisini çeker: 1. Bildiğim kadarıyla bir zamanlar Fransız Meclisinin Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı ve Fransız politikasının aktif siması olan Franklin Bouillon, bu yakınlarda Ankara’ya gitmiş ve Fransızlarla Kemalistler arasında bir anlaşma taslağım da beraberinde götürmüştür. Bu anlaşma konusunda hiçbir ayrıntı açıklanmamış olmakla beraber, Bouillon'un Kilikya9 da. Fransız kuvvetlerine ait büyük mühimmat parçalarını Kemalist yetkililere devrederek, karşılığında Anadolu’da Fransa’ya ticari imtiyazlar alma konusunu görüştüğü söylenmektedir. Ayrıca söylenenlere bakılırsa anlaşmanın amacı Fransızlarla Kemalistlerin Kilikya ve Suriye’deki ilişkilerini barışçı bir zemine oturtmaktır. Bouillon’la yapılan görüşmeler son derece gizli tutulmaktadır. Bakanlık ayrıca hatırlayacaktır ki, Bouillon beş ay kadar önce de Ankara’ya gelmiş, o zaman yaptığı görüşmeler bir sonuç vermemişti. Anlaşılan Milliyetçi yetkililer, Kütahya, Eskişehir ve Afyon gibi önemli demiryolu merkezlerinin Yunanlılarca işgal edildiği zamana göre, bugünkü başarılarından sonra, aşırı olmayan görüşleri mantık içinde dinleyebilecek duruma gelmişlerdir. Anadolu’daki Fransız ve İngiliz esirlerini serbest bırakmaları bu durumun bir kanıtıdır. 2. Mümtaz-üd-Dövle başkanlığında bir İran heyeti Ankara’dadır. İran Hükümetinin, Ankara yetkilileriyle Ankara-Afganistan anlaşmasına benzer bir anlaşmayı görüştükleri anlaşılmaktadır. 3. Afganistan ordusunun yeniden düzenlenmesi için 45 Türk subayından kurulu bir Türk heyetinin Afganistan’a gitmekte olduğu bildirilmiştir. Bu iş, Türkiye ile Afganistan arasındaki anlaşmanın hükümlerine uyularak yapılmıştır. Bakanlık, belki de Türkiye ordusunun böyle uzak bir yerdeki görev için, bu kadar çok sayıda nasıl subay ayırabildiğini merak edebilir. Bu belki, bana verilen bazı bilgilerde belirtildiği gibi Türk ordusunun subay kıtlığı çekmediği -gerçekte birliklerin sayısıyla karşılaştırınca, tam tersine fazla subayla dolu olduğu biçiminde açıklanabilir. 4. Teyit edilmeyen söylentilere göre 14 ünlü Müslümanın yer aldığı bir Hint heyeti Ankara’dadır. Hint Müslümanlarının eylemleriyle, Türkler ve İslam dünyası arasında uyum kurmaya çalışmaktadırlar. 5. Kars ta bugünlerde önemli bir konferans toplanmış- ur. Bolşevik Rusya, Azerbaycan, Gürcistan ve Ermenistan temsilcileri ile Türk temsilcileri, Rusya, Kafkas ülkeleri arasındaki çeşitli sorunları çözümlemek için görüşmelere girişmişlerdir. 6. Yunanlıların Anadolu’da kesin bir zafer kazanmakta başarısızlığa uğramaları İngiliz yetkililerinin, davranışlarını etkilemiştir. İstanbul’daki İngiliz askerleri öteden beri açıkça hükümetlerinin Yunanlılara maddi ve manevi destek olma konusundaki politikasını eleştirirlerdi. Şimdi Yunanlılar, son saldırılarındaki amaçlarına, yani Ankara’yı ele geçirmek ve Kemalist orduyu yok etmek amaçlarına ulaşmakta başarısızlığa uğrayınca, İngiliz subaylarının tavsiyelerinin ağırlık kazanması olanağı bulunabilir.
Yakındoğu’daki İngiliz politikası Türk-Yunan savaşı nedeniyle acayip bir çelişkiye düşmüştür. İngiliz ticari çıkarları daima Yunanlıları tutar, bu bölgedeki İngiliz-Yunan ticari işbirliğinin pazarları denetim altına alabileceğine inanılır. Kuşku yok ki bu gibi çıkarlar İngiliz Hükümetini etkilemektedir. Ayrıca Yunanlıları, Anadolu’yu denetim altına almak için en iyi öğeler sayan İngiliz politikacıları ve diplomatları vardır. İngilizler bu bölgeyi doğrudan doğruya kendi egemenlikleri ya da koruyucu etkileri altına almayı istemeyebilirler.
İngilizlerin sömürge çıkarlarının ise, bu ticari ve politik çıkarlara aykırı düştüğüne inanılmaktadır. Örneğin, hiç kuşku yoktur ki Hindistan Dairesi, Türk aleyhtarı bir politikanın Hindistan Müslümanlarını etkileyeceğinden, böyle- ce İslam dünyasını İngilizlere karşı birleştirip ayaklandıracağından korkmaktadır. Ayrıca ister Çarcı, ister Bolşevik olsun Rusya’daki bir hükümetle İngiltere arasında İran, Afganistan ve Ortadoğu’da çıkması kaçınılmaz zorluklara karşı, Türkü düşman yapmaktansa dost yapmanın daha yararlı olacağını düşünenler vardır.
Öyleyse İngiliz Hükümeti, tam bir Türk aleyhtarı politikayı kabul edinceye kadar tereddütler geçirmiştir ve ancak Yunanlıların başarısından emin oldukça, onlar eylemli İngiliz desteği alabilmişlerdir. Yunanlıların başarısızlıkları karşısında İngiliz politikasında bir değişiklik olursa bu beni şaşırtmayacaktır. Ve her gün daha iyi görülmektedir ki Yunanlılar istediklerini Türklere kabul ettirecek kadar güçlü değillerdir.
Mark. L. Bristol
(Kaynak: Amerikan Gizli Belgeleriyle Türkiye’nin Kurtuluş Yılları / Orhan Duru / Syf 129)