Gece (4/5), Bursa'da panik başladı. Kolordu Komutanı Albay Kazım ve Vali Hacim Muhittin Beyler şehri terk ettiler. Buldan düştü. Kuvayı Milliye'ye karşı olanlar, Denizli'ye Yunanlıların gelmesi halinde şehirden ayrılmamaya karar verdiler ve "Hükümete Yardım Komitesi" adıyla örgütlendiler. Denizli Milli Kurulu Başkanı Müftü Ahmet Hulusi Efendi ise Sökeli Ali Efe'ye Denizli'ye gelmesi ve Rum erkeklerini şehirden çıkarması için haber gönderdi. Sökeli Ali Efe'nin 6/7 gecesi Rum erkeklerini sevk ederken öldürülmesi üzerine Denizli'ye gelen Demirci Mehmet Efe, şehirde dehşet saçacak, 60 kişiyi öldürecek ve Zeybekler şehri yağmalayacaklardır.
(Kaynak: Kurtuluş Savaşı Günlüğü 3 / Zeki Sarıhan / Syf 112)
Buldan 5 Temmuz 1920’de Yunanlılar tarafından işgal edilmiştir. Esasen intikam bölüğü adıyla yüz kişilik bir kuvvet Buldan cephesine gönderilmiş ve önemli boğazlar tutulmuş iken bir kuvvet Buldan cephesine gönderilmiş ve önemli boğazlar tutulmuş iken bazı şahısların Yunanlıları davet ve kılavuzluğu ile Buldan Yunanlıların eline geçmiştir. Buldan müfrezesi işgalden önce bir müddet düşmana mukavemet etmiş ise de Sarayköy’e çekilmek zorunda kalmıştır. Buldan’ı işgal eden Yunanlılar, Türk halkına karşı bazı zulümler yapmışlar ve tahribatta bulunmuşlardır.
Yunanlılar silah aramak bahanesiyle tutukladıkları birçok şaşı diri diri toprağa gömmek, dövmek, tırnaklarını sökmek, ayaklarına çivi çakmak suretiyle öldürmüşlerdir. Ölümden kurtulabilenlerin pek çoğu sakat kalmıştır. Boğazçiftlik Köyü halkıyla birlikte yakışmış hububat ve yiyeceği de gasp edilmiştir.
Bahadır Köyü’nden Keşkekoğlu Ahmut Çavuş, burun ve kulakları kesilmek ve gözleri oyulmak suretiyle öldürülmüştür. Köyden 13 kişi meçhul bir yere götürülmüştür.
Umurköy’de bir Yunan müfrezesi civar köylerden topladığı 24 kişiyi bir ahıra toplayarak hepsini yakmıştır.
400 haneli Dereköy tamamen yakılmıştır. Köyün yakılması halka mal edilmek istenmiş ve bazı kimseler Uşak Divan-ı Harbi’ne sevk edilmiştir. Bunlardan İmamoğlu Mustafa kurşuna dizilmiştir.
Yunanlılar yalnız Buldan Kazası’nda 200 Türk’ü öldürmüşlerdir.
(Kaynak: Yunan Mezalimi / Mustafa Turan / Syf 208)
Meclis'in gizli oturumunda orduyu iyileştirmek ve kaçak olaylarını önlemek için çareler tartışıldı. Zenginlerin de askerlik yapması, köylülerin eşraf için ölmeyi reddedişi, kuvvetin halka verilmesi, Kuvayı Milliye'nin ordu düzenine sokulması gibi konular üzerinde duruldu.
(Kaynak: Kurtuluş Savaşı Günlüğü 3 / Zeki Sarıhan / Syf 112)
Yunan Hükümeti Doğu Trakya'yı işgale karar verdi. Karar 20 Temmuz'da Tekirdağ'dan başlanarak uygulamaya konulacak. Yunanlılar, Batı Trakya'nın işgalini 25 Mayıs'ta tamamlamışlardı.
(Kaynak: Kurtuluş Savaşı Günlüğü 3 / Zeki Sarıhan / Syf 112)
İtilaf Devletleri'nin Almanya'nın silahsızlandırılması ve Türkiye'ye imzalatılacak Barış şartlarını görüşmek için topladıktan ve 16 Temmuz'a kadar sürecek Spa Konferansı başladı.
(Kaynak: Kurtuluş Savaşı Günlüğü 3 / Zeki Sarıhan / Syf 112)
Tokat Mebusu Nazım Bey, Eskişehir'den Mustafa Kemal'e çektiği telgrafta, birçok subayın İstanbul'dan kaçarak Eskişehir'e geldiğini, bunlann Ankara'da görev almak istediklerini haber vererek, Bursa'ya dönüp tümen emrinde görev yapmalarının daha iyi olacağını bildirdi. Mustafa Kemal, 7'de, bu subayların cephede görevlendirilmelerini Batı Cephesi'nden isteyecektir.
(Kaynak: Kurtuluş Savaşı Günlüğü 3 / Zeki Sarıhan / Syf 112)
Alemdar: Balıkesir'i düşmana çiğneten, Allah'tan korkmaz, Peygamber'den ve onun vekili Halife'den utanmaz hayasızların Allah belasını versin. Bunlarda bir zerre haya olsaydı bu kadar taahhütten sonra hiç olmazsa kendi kafalarını kendi elleriyle parçalarlardı. -Kuvayı Gayri Milliye'nin alçaklığı.
(Kaynak: Kurtuluş Savaşı Günlüğü 3 / Zeki Sarıhan / Syf 112)
Amerikan Basınında Türk Kurtuluş Savaşı kitabından:
5 Temmuz 1920
Yunanlılar İzmir Demiryolunu ele geçirdiler. Bursa’nın yakında düşeceği sanılıyor:
Mustafa Kemal’in milliyetçi kuvvetlerine karşı 22 Haziran günü başlatılmış olan Yunan taaruzu Yunan birliklerinin 2 Temmuz günü Bandırma’ya çıkmalarıyla tam bir başarıya ulaşmıştır.
Taarruz öncesinde böyle bir harekatın tamamlanabilmesi için en az 15 günlük bir çabanın gerekeceği hesaplanırken, saldırıya karşı koymaya yeltenen Türk kuvvetlerinin kolaylıkla ezilmesi sayesinde, başarıyla ulaşmak için onbir gün yetmiştir. İzmir-Bandırma demiryolu artık tamamen Yunan denetimi altındadır. Son aldığımı haberde ‘Ezici bir yenilgiye uğrayan düşman sıkı bir şekilde takip edilmekte olup dağınık kalıntılar halinde kaçak küçük düşman gruplarının Bursa’ya sığınmaları mümkündür’ denmektedir.
Yunanlılar Balıkesir’in ele geçirilmesiyle sonuçlanan savaşta Türklerin 2500 kayıp verdiğini ve bu bölgelerdeki halkın kendilerini gayet iyi karşıladığını ileri sürüyorlar.
Yunanlıların bu hızlı ilerleyişi Türk Milliyetçilerinin cesaretini büyük ölçüde kırmış olup topçu desteğinden yoksun Türklerin bundan böyle dağlara doğru çekilerek gerilla savaşına ağırlık verecekleri sanılmaktadır.
(Kaynak: Amerikan Basınında Türk Kurtuluş Savaşı / Osman Ulagay / Syf 102)
3 Temmuz 1920 İstanbul
Yunan kuvvetleri demiryolu boyunca İzmir’den Bandırma’ya ilerleyerek Bandırma’da karaya çıkan kuvvetlerle birleşmiştir. Türk kuvvetleri çok az direnç göstermektedir. Askere çağrıldığında direnenleri kurşuna dizen Kemalist denetiminden kurtulduğu için yerli ahali memnuna benziyor. Güvenilir kaynaklardan belirtildiğine göre Yunanlı birlikler iyi davranıyorlar. İngiliz subayları her Yunan birliğine refakat ediyor.
Boğaziçi’nin Asya kıyısında Türk kuvvetleri İngiliz kuvvetlerine saldırdı ve General Milnes ile İngiliz Yüksek Komiserliğinin konutlarının karşısına çatışma, 5 Temmuz tarihinde bütün gün sürdü. İngilizler karadaki kuvvetlerine yardım için sahille Beykoz’u gemilerden bombardıman ettirdi. Bristol
(Kaynak: Amerikan Gizli Belgeleriyle Türkiye’nin Kurtuluş Yılları / Orhan Duru / Syf 95)
Bursa’nın batısında, ilerleyen üstün yunan güçlerine karşı bir savunma savaşının etkili biçimde verilebilmesi için koşulların elverişsiz oluşu bir yana, asker ve halk arasında moral ortam da son derece olumsuzdu. Daha kısa süre önce yayımlanmış bulunan Padişah Buyrultusu ve Dürrizade Fetvası etkinliğini sürdürmekteydi.
Dar gelirli esnaf ve zanaatkar ile köylülerin oluşturduğu çok yaygın bir halk kesimi ise, yıllardır süregelen savaşlardan yılgın ve umutsuzdu, o nedenle direnmekten yana değildi. Bu kesimin insanları ordunun temelini oluşturmaktaydılar, ama askere alındıklarında bir yolunu bulup savuşmaya bakıyorlardı. 5 Temmuz 1920’de Meclis’te yapılan gizli görüşmeler sırasında, Konya Milletvekili Vehbi Bey, bu acı gerçeği şu sözleriyle dile getirmekteydi.
‘Köylü yedi senedir, yetmiş senedir, yüz yetmiş senedir kasaba eşrafı adına öle öle usanmış, canı boğazına gelmiş. Onlar ‘dostlar gazi, biz şehit’ kuralının karşısında. Bu kez de, ‘biz gazi, kasaba eşrafı şehit olsun’ diyorlar. Bunun için savaş cephesinde yalnız köylüler değil, fukara takımı değil, eşraf ve ulema ve bizler de bulunmalıyız.’
(Kaynak: Kurtuluş Savaşı’nda Bursa / Yılmaz Akkılıç / Syf 347)
5 Temmuz’da akşam saatlerinde, İstanbul yönünden gelen bir İngiliz filosu Körfez ağzındaki Armutlu önlerinde demirledi. Artık İngilizlerin, yeni bir çıkarma için gerekli hazırlıkları tamamladıkları anlaşılıyordu. Öte yandan Yunan ordu birlikleri, Bursa’ya iyice yaklaşmışlardı.
Olumsuzluklara, Halife yanlısı kimi etkili kişilerin asker arasındaki karşı propagandaları da eklenmekteydi. Çıkarma gününü bütün acı yönleriyle yaşayanlardan Mümtaz Şükrü Bey bu konuda anılarında şöyle yazacaktı:
‘Tümen bizden düşmanın durumunu öğrenmek istiyor, bir ise ondan durmadan taburumuzun takviye edileceği vaadini bekliyorduk. Bölüklerimiz savunma yükünü yüklenecek durumunda değildi. Biz erlerin moral gücünü tüm artırma çabasında bulunurken, İstanbul hükumetinin yobazlarını birlik içine kol salarak, Padişah’ın askerliği kaldırıldığını, herkesin evine giderek işiyle gücüyle uğraşmasını, dinsiz subayların emirlerine uymamalarını salık veriyorlardı.’
(Kaynak: Kurtuluş Savaşı’nda Bursa / Yılmaz Akkılıç / Syf 365)