Güneydoğu’da ve Güney’de Fransızlarla çarpışmalar devam ediyor. Urfa’da: Garnizon komutanı Hanger, Ali Saip’i yola getirmek amacıyla Mutasarrıf Ak Rıza, Müftü Haşan, eski Müftü Şeyh Müslim, Belediye Başkanı Mustafa ve eşraftan bazı kimseleri Karaköprü’ye gönderdi. Ali Şaip, Urfa’yı alacak güçte olduklarını söyledi. Fransız komutandan, teslim olmalarını istedi. Fransızlar öneriyi reddettiler. Urfa çevresindeki Fransızlara aynı anda saldırılar yapıldı. Demiryolu köprüsü ve demiryolu boyunca telgraf hatları tahrip edildi. Aşiretlerden derlenmiş kuvvetler, Fransız- ve Ermeni kuvvetlerinin de yerini koruduğu Urfa’ya girdi. Maraş’ta Norman komutasındaki Fransız kuvvetleri, dağ toplarıyla saldırdığı Mercimektepe’yi işgal etti. Şehri bombardımana tutan Fransızlar, Türk kuvvetlerini kuşattılar. Suriye’den gelen uçaklar, şehre bildiriler attı. Teğmen Dmaine, Norman adına General Querette’in huzuruna çıkarak alman emri bildirdi: 24 saat içinde durum düzeltilmezse Maraş’ın tahliyesi, durum düzeltilmiş ise savunmanın sağlamlaştırılması. Maraş’ta Fransız ve silahlı Ermeni mevcudu 7.000. öte yandan Kılıç Ak kuvvetleri Kümbet Kilise’yi işgal etti. Dörtyol’da: Fransızlara baskın yapan millî kuvvetler, Fransız taburuna büyük kayıplar verdirdi. Ele geçirilen silahlar köylülere, dağıtıldı.
(Kaynak: Kurtuluş Savaşı Günlüğü 2 / Zeki Sarıhan / Syf 366)
Ali Rıza Paşa Hükümeti’nde dışişleri, içişleri ve adalet bakanlan değiştirildi. Dışişleri Bakanlığı’na, Mustafâ Reşit Paşa yerine elçilerden Safa Bey, İçişleri Bakanlığı’na, Şerif Paşa yerine Bursa Valisi Ebubekir Hazım Bey (Tepeyran),Adalet Bakanlığı’na da, Hadi Paşa yerine Kâzım Bey atandı. Hazım Bey’den boşalan Bursa Valiliği’ne 18’de İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Keşfi Bey atanacak. Ali Rıza Paşa, Hazım Bey’e çektiği telgrafta, atandığını bildirerek Bakanlığı kabul etmesini istedi.
(Kaynak: Kurtuluş Savaşı Günlüğü 2 / Zeki Sarıhan / Syf 366)
Mustafa Kemal, Kâzım Karabekir’e, Fransızların bir önerisini ve buna verdikleri cevabı bildirdi. Buna göre, Fransızlar İngilizlerden gizli olarak Ankara ile anlaşmak istiyor; Karadeniz kıyılarındaki limanlardan birinde Amiral Döbon Mustafa Kemal’le görüşmek istiyor. Temsil Kurulu bu öneriye verdiği cevapta, Fransızlar Ankara ile anlaşmak istiyorsa Kilikya, Marâş, Antep ve Urfa çevresinin derhal boşaltılmasını, Döbon Ankara’ya gelirse görüşüleceğini bildirdi. Karabekir ise, Hükümet varken Temsil Kurulu’nun böyle görüşmeler yapmasına karşı.
(Kaynak: Kurtuluş Savaşı Günlüğü 2 / Zeki Sarıhan / Syf 366)
Trakya’daki 49. Tümen Komutanı Albay Şükrü Naili Bey, 1. Kolordu’ya yazdığı raporda, Trakya halkının psikolojisini anlattı: Eşraf çekingen. Bir tehlike anında fedakârlıkta bulunacağını sanmıyorum. Orta hallilerle köylülerin büyük bir kısmının, yurtlarını savunmak için iyi idare edilmek şartıyla seve seve her türlü fedakârlığa katlanacaklarını umuyorum.
(Kaynak: Kurtuluş Savaşı Günlüğü 2 / Zeki Sarıhan / Syf 366)
İzmir’e Doğru’da Mustafa Necati: Mebuslarımızdan isteklerimiz: Cesaretli olun!
(Kaynak: Kurtuluş Savaşı Günlüğü 2 / Zeki Sarıhan / Syf 366)
Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın 1981’de düzenlediği ‘Atatürk ve Basın’ seminerinde Ömer Sami Çoşar İzmir’e Doğru’dan bahsediyor:
‘1919’un sonlarında vatanın her köşesinde gazete vardır. Bu gazetelerin ne derece geniş rol oynadığını bir Fransız istihbarat subayının notlarında gördüm. Fransız İsrail Ordusunun dökümanları arasında bulunan bir rapordu. İzmir’e Doğru’dan bahsediyordu.
‘Balıkesir’de etki alanı çok geniş bir gazete var: İzmir’e Doğru. Bu gazeteyi mükemmel bir propoganda silahı haline getirmeyi başarmışlar. İzmir’e Doğru’nun tirajı 2000’dir. Yalnız bu tiraj gazetenin okuyucu adedi hakkında bir fikir vermez. Çünkü gazete birer ikişer köylere gönderilmektedir. Akşam köydekiler ocak başında toplanınca köyün okur-yazarı gazeteyi başından sonuna yüksek sesle okur. Yunanlıların işgal bölgelerinde giriştikleri mezalimi, cephe yakınındaki masum Türk köylerinin Yunan uçakları tarafından bombardımanını, halkın bu işgal sebebiyle ızdırabını okur. Böylece kafalarda intikam fikrinin tohumları atılır. İzmir’den Yunan ordusunu söküp atacak bir kuvvetin kurulması lüzumuna da köylüler yavaş yavaş inandırılmış olur. Kemalist subaylar asker toplamak için köylere vardıklarında havanın önceden bu gazete tarafından hazırlanmış olduğunu görürler ve işleri böylece son derece kolaylaşır.’